YAPILAN DEĞERLENDIRMELER ÖNÜMÜZDEKI 10 YILLIK SÜREÇTE GEREKSİNİM DUYULAN MADENLERIN DÜNYAYA TAŞINMASININ MÜMKÜN HALE GELECEĞINI GÖSTERIYOR.
İnsanoğlu ne zaman kafasını gökyüzüne çevirse, yaşamını geliştirecek, hayat standartlarını yükseltecek gelişmelere imza attı. Geçmişten bugüne bu hep böyle oldu; insanlık gökyüzüne bakarak yükseldi, bugünkü medeniyetini inşa etti ve yükselmeye devam ediyor.
Gökyüzüne dair her şey ilk insandan günümüze büyük bir merak konusu oldu. Bu merak insanların pek çok farklı çalışma gerçekleştirmesini sağladı. Bugün farklı bilim dallarında ve günlük hayatta kullanılan birçok uygulama veya teknolojik ürün de bu alanda yapılan araştırma ve çalışmaların sonucu olarak ortaya çıktı. İç organların görüntülenmesini sağlayarak hayat kurtaran teşhislerin yapılmasına olanak sağlayan MR cihazı uzay çalışmaları sonucu üretildi. Kanser türlerinin tespitinde kullanılan kanser dedektörleri ilk olarak uzay araçlarındaki kusurların tespit edilebilmesi için geliştirildi. Vücut ısısını ölçen kulak termometreleri ve mobil ultrason da yine bu çalışmalar sayesinde hayatımıza girdi. Diğer bir örnek vücudumuzun şeklini alabilen hafızalı yataklar. Doktorlar tarafından vücuttaki ağrılar özellikle de sırt ağrıları için tavsiye edilen bu yataklar, uzay araçlarının inişi sırasında astronotların darbe almamaları adına üretilen poliüretan-silikon malzemeden yapılıyor. Bugün iletişim teknolojilerinde kullandığımız internet, cep telefonu, televizyon, GPS gibi birçok ürünü uzay alanında yapılan çalışmalara borçluyuz. Günümüzde önemi daha da artan ve kullanımı giderek yaygınlaşan güneş panellerinin çıkış noktası da yine uzay çalışmalarına dayanmakta. Yüksek irtifalarda insansız uçaklara enerji kaynağı sağlamak adına çalışma yürüten NASA tarafından, güneş enerjisinden yararlanmak için geliştirilen güneş paneli günümüzde hem evlerimizde hem de enerji üretilmesi için sanayi alanında kullanılmakta.
Çalışmalar süresince keşfedilen bu teknolojiler ilerleyen yıllarda daha da gelişerek hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girdiler. Öyle ki bu teknolojilerden başta iletişim, ulaşım, bilimsel araştırmalar, istihbarat ve güvenlik olmak üzere birçok alanda faydalanılmakta. Bugün konumlama teknolojisiyle bulunduğumuz konumu anlık olarak görebiliyor, dünyanın herhangi bir noktasını evimizden çıkmadan görebiliyoruz. 5G teknolojisinin tüm dünyada yaygınlaşması ile bir doktor bulunduğu yerden dünyanın farklı bir noktasında eşzamanlı olarak ameliyat gerçekleştirebilecek. Ayrıca 5G ile uyumlu uydular konumlama sistemlerindeki zamansal gecikmeleri ortadan kaldıracağı için, otonom sürüş sistemleri gerçek zamanlı olarak konumlandırılan araçlar sayesinde daha güvenli hale gelecek.
Bunların dışında gıdadan optiğe kadar daha pek çok alanda hayatımızı kolaylaştıran ve insanlığa konfor katan birçok teknolojik gelişme var ama hepsine burada değinemeyeceğim. Kısaca şunu belirtmek gerekir ki uzay yolunda yapılan tüm çalışmalar hayatımızı şekillendirmemizde büyük paya sahip oldu ve gelecekte bu durum artarak devam edecek.
Uzay Madenciliği
Uzaya yönelik çalışmalar yürüten birçok ülke ve kuruluş kıyasıya bir yarış içerisinde. Şimdilerde ise yeni bir uzay yarışı başladı. İlk uzay yarışı siyaset ve ideolojik düşüncelerin liderliğinde gerçekleşmişti. Bugün ise bu yarış ekonomi ve fikirler ekseninde gerçekleşiyor. Bu yarış içerisinde son yıllarda sıkça konuşulan konuların başında da uzay madenleri geliyor. Asteroitlerden ve diğer gezegenlerden hammadde çıkarılması olarak tanımlanan uzay madenciliği ile çok sayıda mineral ve gazın yanı sıra özellikle uzayda inşa edilecek yapılarda kullanılması planlanan demir, nikel ve titanyum elde edilmesi amaçlanıyor. Hammadde açısından oldukça zengin bir yapıya sahip oldukları değerlendirilen asteroitler Dünya üzerinde birçok şirketin ilgisini bu konuya çekmiş durumda ki Dünya dışı maden arayışı konusunda günümüzde pek çok maden şirketi faaliyet yürütüyor. Bilindiği üzere Dünyada bulunan bakır, kalay, çinko, gümüş, kurşun ve altın gibi ekonomik değeri yüksek olan maden rezervlerinin önümüzdeki yüzyıl içerisinde biteceği değerlendiriliyor. Bilim insanları üretimi azalan özellikle platinyum ve kobalt gibi değerli elementlerin asteroitlerden çıkarılarak Dünyaya taşınması konusunda çalışmalar yürütüyor. Bu noktada osmiyum, radyum gibi platin grubu metaller çok önemli. Bu metaller ilaç ve tıp alanında kullanılan elementler olması nedeniyle ekonomik ve toplumsal anlamda çok önemli bir yer tutuyor. Değerli madenlere sahip gök taşlarından çıkartılabilecek demir, nikel, titanyum, altın, manganez, paladyum ve tungsten gibi madenler var. Yapılan değerlendirmeler gösteriyor ki önümüzdeki 10 yıllık süreçte gereksinim duyulan madenlerin Dünyaya taşınması mümkün hale gelecek.
İnsanlığın en büyük tüketimi haline gelen bilgi için dünya artık yeterli bir alan değil. Dolayısıyla yeni yaşamları keşfedebilmek ve mevcut teknolojileri daha da geliştirmek adına uzay teknolojileri konusunda yapılacak çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bugün ülke olarak bu alana yatırım yapmalı ve gerçekleştirilen çalışmalar üzerinde önemle durmamız gerekli. Çünkü çok değil, yakın bir zamanda uzay teknolojileri konusunda büyük yol kat etmiş birçok ülke ve kurum, bu alanı ticarileştirmeye başlayacak. Bu yarışa katılan ülkelerin sayısı arttıkça insanlığın geleceği değişecek, şekillenecek. Uzay çağı gelecekte neler getirecek bilinmez ama insanlık varoluşundan bu yana yaşadığı en büyük dönüm noktasında. Geçmişte de olduğu gibi zamanında atılımlar yapılmaz ve yapılan çalışmaları görmezden gelmeye devam edersek, bu alanın en kıymetli pazar yeri olmaya aday olacağız. Tıpkı matbaanın icadında ya da endüstri 4.0 konusunda olduğu gibi…
Dr. Özgür AKIN
AKINSOFT – AKINROBOTICS
Yönetim Kurulu Başkanı